kapitalizmin 'sevgi'si




Kapitalizmin 'sevgi'si

Aysel Kılıç /14 Şubat 2010

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımı besleyen kitaplara geri döndüm. Hayatımda büyük iz bırakan Rus klasiklerine. Tolstoy’un “Anna Karenina”sını bir kez daha okudum. Mutsuz bir evliliğe ve sosyete yaşamına başkaldıran Anna’nın hikayesinde, her defasında başka başka şeyler görüyorum. Başucumdan ayırmadığım diğer bir roman ise, Dostoyevski’nin “Ezilenler”i. Nataşa ve Vanya’nın çıkarsız, hesapsız ilişlileri. Peki ya “Nasıl Yapmalı?”

Henüz on beşimdeyken okuduğum bu muhteşem kitap, Çernişevski’ye olan hayranlığımı zirveye çıkarmaya yetmişti. Başka bir dünyanın, başka sevginin, başka aşkın mümkün olduğunu bas bas bağıran bu yapıt, on beşime kadar üst üste koyduğum tüm tuğlaları yıkmıştı. Yerle bir olan tuğlaların içinde kızıl bir gelinciği yeşertmişti. Güneşi gören bu gelinciğin geriye dönüşü mümkün olabilir miydi.

Kolektivizmi, sevmeyi, gerçek aşkı ilmik ilmik dokuyan Çernişevski, kapitalizmin tüm ‘değerleri’ ni yerle bir ediyordu. Her satırı benim için yeni bir dünya olan kırmızı ciltli bu yapıtı bir solukta okumuş, ardından arkadaşlarıma da vermiştim. Çernişevski’ nin anlattığı dünya üzerine tartışmıştık okul bahçesinde. Tartışmamızı en sıcak yerinde bölen lise müdürü, “çocuklar bu kitaplar kafanızı bulandırmaktan başka bir işe yaramaz” demiş ve kitabımıza el koymuştu. Müdür haklıydı; Nikolay Gavriloviç Çernişevski, kafalarımızı bulandırmış, bulandırdıkça da yeniyi, güzeli bulmamızı sağlamıştı.

İstiklal’de yürürken, Vera Pavlona’na ile konuşuyorum: ”gerçek sevgiyi senden öğrendim Vera.”
Kitapçının önünden geçerken yeniden okumak geldi içimden bu kitabı. Girdim kitapçıya ama kitap raflarda yok! Sahaflardayım şimdi de. Burada ise yalnızca ilk cildi var. Kitapçıdan kitapçıya giriyorum ama karanlık basmıştı artık. Tam umudumu kesip ayrılıyordum ki son girdiğim kitapçıdaki genç arkamdan seslendi: iki cildi de tamam.
Kitabın eskimiş sarı sayfaları çevirince çocukça bir sevinç kapladı içimi. İlk elime aldığım günkü heyecanı yeniden yaşadım. Okumak için bir an önce eve gitmeliydim.

Elimde “Nasıl Yapmalı?” ile İstiklal’in uzun, kalabalık caddesinde yürürken, kırmızı ve kalp sembolü ile süslenen vitrinler önünde birikmiş kalabalıklara takıldı gözlerim. Adım atacak yer yoktu kalabalıktan. Anlamaya çalıştım ama...Yok yok bu kalabalık alışveriş için olamazdı, diyorum. Yaklaştım... Yanılmışım, sahiden de alışveriş içinmiş tüm bu izdiham.

“Sevgilinize en iyi hediyeyi siz alın” diye bağıran palyaçonun dağıttığı kırmızı paketleri almaya çalışan genç erkek ve kadınların telaşı gözlerimin önünden gitmiyor. Sevgiye biçilen değer bir kolye, kırmızı renkli bir iç çamaşırıydı.

Kapitalizmin sunduğu “14 Şubat Sevgililer Günü” sizin gününüz değil, diye bağırmak istedim bugünün, yarının umudu olan gençlere. Yaşamın her alanında emeğimizi çalan düzenin, yüreğimizi satın almasına izin vermeyin, diye bağırırken içimdeki ses, yanımdan geçen uzun boylu, ‘şık’ giyimli adam, “bir pırlanta yüzük aldım ama beğenir mi bilmiyorum” diyordu yanındaki genç adama.

Dışarıdaki telaşa seyirci kalırken, bir yandan da elimdeki kitaba bakarak Vera ile konuşmaya devam ediyorum: “Nasıl yapmalıydık Vera? İnsanları tüketim çılgınlığına sürükleyen, sevgiyi metalaştıran bu düzenin gerçek yüzünü nasıl anlatmalıydık gençlere?”

“İnsanlığı hiçleştiren kapitalizmin gerçek yüzünü görecek bir gün elbet bu insanlar” diyor Vera ve ekliyor: İnsanları soyup süpüren bu sömürü düzeninin sonu işte o zaman gelecek.

Vera Pavlona ile konuşurken, kırmızı kurdelelerle süslenmiş cep telefonları, gümüş saatler, yüzükler karşısındaki kalabalıkları yarıp geçiyorum. Yeryüzünde en güzel aşkları, yeniyi yaratmanın bilincinde olanlar yaşar, diyor içimdeki ses. Sevgiyi, aşkı en iyi, güzel bir dünyanın umudunu taşıyanlar yaşar. Mülksüz bir dünyayı yaratmak için bedel ödeyenler!

Bu düşüncelerle eve doğru yol alıyorum. Dilimde “Sevgi güzellik ister gülüm/ Güzellik emek ister…”dizeleri.

Herkesi, hepimizi tüketim çılgınlığına sürüklemeye çalışan kapitalizm, sevgiyi tekeline alabilir mi sizce? Bu mümkün mü?

Yorumlar

  1. kaleminize sağlık. bu kitap benim için de bir manifesto.

    YanıtlaSil
  2. http://www.youtube.com/watch?v=dTR-ozIy4Wc

    (Bu şiir Çernişevski'nin Nasıl Yapmalı?  romanındaki Vera Pavlovna karakterine ithafen yazılmıştır.)

    YanıtlaSil
  3. o kitabı ben iki kez okudum.
    15 yaşımda ve sonrasında.
    şimdi yine okuyup kendimdeki değişimi (varsa) görmek istiyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

'Evli misiniz, yoksa boşandınız mı?'

Gezi Direnişi, gazeteciler ve penguenler

Tarık Akan: Sanatçılar iktidarın hedefinde