Kadın ‘cam tavan’ a çarpıyor, erkek yükseliyor!


Kadın gazeteci, erkekle aynı işi yapsa da, daha fazla emek verse de karar mekanizmalarında yer almıyor. “Ben de buradayım” diyen kadın gazeteciyi zorlu bir mücadele bekliyor. 
Kadınlar, çalışma hayatının her alanında olduğu gibi basında da ayrımcı uygulamalara maruz kalıyor. Kadın gazeteci istediği haberi takip edemiyor, istediği konuda köşe yazamıyor, üst düzey kademelerde yer almak için başarının ötesinde bir çaba sarf etmeye zorlanıyor. Çalışma yaşamında erkekle aynı işleri yapan kadın gazeteci, karar alma mekanizmalarında yer almıyor.

Feminist hareketin akademik dünyaya en büyük katkılarından biri de bu alandaki eşitsizliğe dikkat çekmesi olmuştur. Kadının medyadaki temsili üzerine yıllardır bir dizi araştırma ve inceleme yapıldı kadınlar tarafından. Tüm bu araştırma ve incelemelerdeki temel çıkarsama ise medyanın cinsiyetçi olduğudur. Araştırmalar, kadının medyada iş ve toplumsal hayatındaki başarılarından çok, töre cinayetleri, intihar, tecavüz, şiddet gibi haberlerle yer bulduğunu ortaya koydu. Haber metinlerinde, reklâmlarda, gazete sayfalarında cinsel obje veya eğlence unsuru olarak kullanılan, sürekli “mağdur” gösterilen kadın, çalışma hayatında da ayrımcılığa maruz kalıyor.

Basında kadın oranının ne olduğu ve geçmişten bugüne nasıl bir eğri çizdiği tam olarak bilinmiyor. Farklı kaynaklara baktığımızda, eğilimin artış yönünde olduğunu kabul etsek bile, hali hazırdaki durumun pek parlak olmadığı açık. 1988 yılında araştırma yapan gazeteci Ayşe Asker, kaynak belirtmeksizin toplam kadın gazeteci sayısının 300 olduğunu saptamış. Bugün ise kadın gazetecilerin sayısı çok daha fazla. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyonu Genel Müdürlüğü’nün 19 Nisan 2013 tarihli verilerine göre, 212 sayılı Kanuna tabi olan gazetecilerden 3. 250’si kadın, 11.310’u erkek olmak üzere toplam 14. 560 gazeteci var. Ancak, bu veriler Türkiye’deki gazeteci sayısını vermeye yetmiyor. Çünkü bu rakam 212 Sayılı Kanun’a tabi olmayan gazetecileri kapsamıyor. Kayıt dışı olan gazetecilere de ulaşmaya çalışan Medya Takip Merkezi’ nin 10 Nisan 2013 tarihli verilerine göre ise Türkiye’de 39 bin gazeteci var. Bu sayının kaçı kadın, bu da bilinmiyor. Bilinen tek gerçek, kadın gazeteci sayısının giderek artıyor olması.

Kadın gazetecilerin sayısı geçmişe oranla bir artış gösterse de, kadınların yaşadığı sorunlar hiçbir zaman azalmadı. Bugüne kadar yapılan araştırmaları incelediğimizde; çalışma yaşamında erkekle aynı işleri yapan, hatta daha fazla emek harcamaya zorlanan kadın, karar alma mekanizmalarında yer almıyor. Türkiye’de bu alanda yapılan araştırmalara baktığımızda; medyada kadın temsiline ilişkin en kapsamlı çalışmayı Kadınların Medya İzleme Grubu (MEDİZ) yapmış. MEDİZ’in çalışması, aynı zamanda, Türkiye’de kadınların medyayı örgütlü bir şekilde eleştirmesinin ilk örneğidir.

MEDİZ’in 2008 yılındaki çalışmasını kendime rehber alarak, kadın gazetecilere yönelik yapılan araştırmalara katkı sunmak amacıyla bir alan araştırması yaptım.1

Sahaya indim ve hemcinsim meslektaşlarımla görüştüm. Toplam 50 kadın gazeteciyle konuştum. Görüşme yaptığım kadınların alanları değişiyordu; kimisi yazar, kimisi editör, kimisi de muhabirdi. Ana akım medyada çalışan kadınlar konuşmakta daha çok tereddütlüydü, çünkü işten atılma kaygısı taşıyorlardı. Ancak yine de benden desteklerini esirgemediler.

Hürriyet, Milliyet, Sabah, Yeni Şafak, Zaman, Posta, Cumhuriyet, Radikal, Taraf, Yurt, Evrensel ve BirGün’den kadınlarla görüştüm. Kadın gazeteciler yoğun bir tempo ile çalıştıkları için kimisiyle de e-posta yolu ile görüştük. Ben soru sordum, onlar yanıtladı.

Görüşme yaptığım kadınların çalıştıkları departmanlara baktığımda; büyük çoğunluğu haber merkezinde, yazı işlerinde ve istihbarat birimlerinde çalışıyordu. Mülakatlara katılanların 9’u köşe yazarı, 1’i yazı işleri müdürü, 3’ü istihbarat şefi, 17’si editör, 18’si muhabir, 2’si ek editörüydü.

Kadınlar, gazete yönetim kademelerinde ve karar mekanizmalarında yeterince(hatta hiç) yer almadıklarından şikayetçilerdi. “Gazetede yönetici olmak için erkeklerle size eşit haklar tanınıyor mu?” diye sorduğumda, kadınların büyük çoğunluğu, “hayır” yanıtını verdi. Yönetim kademelerinde yeterince yer alamadıklarını, kariyerlerini geliştiremediklerini belirten kadınlar, bunun sebebinin basındaki erkek bakış açısı olduğunun altını çizdiler. Kadınlar, gazete künyelerinde sayısal olarak artmalarına karşın kararlarde etkili ol(a)madıklarını ifade ettiler.

Görüşme yaptığım bütün kadın gazeteciler, bulundukları konuma gelebilmek için çok çalıştıklarını ve meslekteki başarıları nedeniyle bulundukları yere hak ederek geldiklerini ısrarla dile getirdiler. “Erkekle aynı işi yaparken, erkek yükseliyor biz daha aşağılara düşüyoruz” diyen kadınlar, mevcut eşitsizliğin son bulması için en başta kadınlara görev düştüğünü belirttiler. Yönetim kademelerinde yer almadıkları için erkek egemen bakış açısının hakimiyetini sürdürdüğünü ifade eden gazeteciler, medyada kadınların çoğunlukta olmasının da mevcut durumu değiştirmeyeceğini vurguladılar. Değişim için ön koşulun örgütlenmek olduğunu, örgütlendikçe erkek egemen zihniyetin mahkum edilebileceğini söylediler.




 http://birgun.net/haber/kadin-cam-tavan-a-carpiyor-erkek-yukseliyor-5864.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

'Evli misiniz, yoksa boşandınız mı?'

Tutuklu kadınlar neden regl olamıyor?

Gezi Direnişi, gazeteciler ve penguenler