Roboski ve 'adalet sarayı'
Tarih 29 Aralık 2011. İstanbul güzel, güneşli. Adliye muhabiriyim. Yani adalet ve adaletsizliğin tam da ortasındayım. Meslektaşlarımın yargılandığı davayı takip etmek için Çağlayan'daki İstanbul 'Adalet Sarayı'ndayım. Adalet yerini bulacak ve arkadaşlarım, meslektaşlarım beraat edecek, diye düşünüyorum (!) Umutluyum, gülüyor yüzüm... Ama uzun sürmedi bu huzur... Gazete sayfalarını çevirmeden, televizyona bakmadan sokağa atmıştım kendimi; yüzümün gülmesi de bundanmış. Kara haberi öğrenmem geç olmadı. 34 insan bombalarla paramparça edilmişti! Beynimden vurulmuştum sanki. Haber spikeri günün "rutin" haberiymiş gibi aktarıyordu yaşanan katliamı. Gördüklerim, duyduklarım karşısında ne bir söz çıktı iki dudağımın arasından ne de oturduğum yerden kalkabildim. Öylece kala kaldım adliyedeki basın odasında. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum, gözyaşlarım donmuştu sanki. Ne meslektaşlarımın duruşmasını izleyebildim ne de haber yapabildim o gün.