Tarık Akan: Sanatçılar iktidarın hedefinde
Türk sinemasının unutulmazları arasında yer alan Hababam
Sınıfı'nın oyuncularından Tarık Akan, filmin çekildiği yer olan Validebağ
Korusu'nun ranta peşkeş çekildiğini söyledi. Akan, “Rant uğruna bu yeşil alanı
yok edemezsin, halkın tepkisi buna” dedi.
Usta Yönetmen Ertem Eğilmez'in Rıfat Ilgaz'ın öykülerinden beyaz
perdeye aktardığı Hababam Sınıfı'nın çekildiği Validebağ'da bugünlerde hüzün
hâkim. Üsküdar Belediyesi, yürütmeyi durdurma kararına rağmen, Validebağ
Korusu'nun Çamlıca çıkışındaki yeşil alanda dini tesis inşaatına devam ediyor. Yeşil
alanın yok edilmek istenmesine karşı başlayan direniş sürerken, biz de Hababam Sınıfı'nda “Damat Ferit” karakterini canlandıran
Tarık Akan’la bir araya geldik
-Validebağ’ da yeşil alan yok
edilmek isteniyor, neler söyleyeceksiniz?
Gerçekten
şu cümleyle başlamak istiyorum; çok üzülüyorum,
çok acı duyuyorum… Bu üzüntüm yalnızca Validebağ’dan kaynaklanmıyor. Bugüne kadar bütün buna benzer hareketleri
düşündüğüm zaman ülkemin bir vatandaşı olarak, bu nasıl bir bilimdir, bu nasıl
bir algılamadır, bu nasıl bir hırstır ki her şey çıkar üstüne oturtuluyor, her
şey rant üzerine oturtuluyor ve güzelim İstanbul’un yeşil alanları yok ediliyor! Yaşananlar bana a çok acı veriyor.
- Hababam sınıfı Validebağ’ da
çekildi. Sizin için oranın anlamı ve önemi daha farklı olmalı.
O dönemde yalnız Validebağ değil, onun bütün arka tarafındaki dağ, boğaz eski
tarihi binalarla dolu, yepyeni ve harika bir yerdi. Yıllar sonra tekrar oraya
gittiğimde hakikaten hayretler içerisinde kaldım. Ne oluyor bu İstanbul’a dedim. Bir tek yerimiz
kaldı Validebağ, onu da yok ediyorlar! Oraya cami yapacağız diyerek ranta
açıyorlar. Bugün Türkiye’de hiçbir Türk vatandaşı cami yapımına karşı gelmez,
gelmiyor. Ama bunu yapmak isteyenler, camiyi yaparak orayı yok etmek ,sonra da
ranta açmak düşüncesinde. İşte Hükümetin karşısındaki mücadele ve duruş budur.
Bu rant uğruna bu yeşil alanı yok edemezsin diyor vatandaş, camiden dolayı
değil. Bugün Cumhurbaşkanı , ‘ Orada mescid var ya, kimileri bundan rahatsızlık
duymuş olabilir’ gibi bir laf etti. Bu düşünce doğru değil, buna katılmıyorum.
“ORTAÇAĞ’DA BİLE BÖYLESİ
GÖRÜLMEDİ”
- Hükümet ne yapmaya çalışıyor?
Zaten
orayı yapmak isteyen Belediye Başkanı yakın bir zamanda 3 tane camiyi sattı. Camiyi satmak demek caminin alt tarafında olan
mağazaları ve iş merkezlerini satmak demektir. Bu da rant demektir. Belediye
parasız kaldığı için 3 tane camiyi satıyor ama şimdi yeni bir cami yapmayı
düşünüyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir örnek yok. Ortaçağ’da bile böyle bir örneğe rastlanmaz,
böylesi görülmedi!
“SANATÇILAR İKTİDARIN HEDEFİNDE;
FAZIL SAYI’IN ÜSTÜNE ÇOK
GİDİYORLAR”
-Gezi Parkı direnişinin ardından
hakkınızda soruşturma açıldı. Sanatçılar üzerinde baskı artıyor mu?
Dünyanın
her yerinde otoriter iktidar, karşısındaki tek düşmanı sanatçı görür. Her
daldaki sanatçıyı düşman olarak görür. Yani iktidarın gözünde sanatçı
düşmandır. İktidarlar sanatçıya, ‘ya
benden taraf olacaksın ya öldürüleceksin veya ülkenden kaç!’ diyor. Bu gün bakıldığı
zaman dünyanın her yerinde bu böyle. Bundan 150 yıl öncesine gittiğin zaman
Avrupa’da daha demokrasi ve laiklik oturmadan Fransa ve Almanya da aynen
böyleydi. Dünyanın en önemli sanatçıları ülkelerini terk ederek kaçtılar. Çoğu
hapishanelerde yok edildi. Ama o bir Ortaçağ’ın sonudur. Bizse hala Ortaçağ’ı
yaşıyoruz!
İktidarın
tek hedefi sanatçıdır. ‘Ya benden taraf
olacaksın, ya da yok ederim seni’ diyor. Bütün politika budur. Türkiye’de
1980’lerden itibaren bunu sürekli yaşıyoruz. 1980 öncesinde de Nazım Hikmet’le
başlamıştır bu baskılar. Sanatçılar
olarak bu acıları hep yaşadık, yaşamaya
devam ediyoruz. Fazıl Say’ın da üstüne çok gidiyorlar. Fazıl bundan hiçbir şey
kaybetmeyeceği gibi, Fazıl’ın ölümsüzlüğünü ilan ediyorlar. Bunun farkında
değiller.
-İkinci bir Gezi mi başlıyor?
Gezi
eylemleri başladığı zaman bütün dünya çok şaşırdı. Başbakan tutturdu, oraya
kışla yapacağım, oradaki yeşili yok
edeceğim, diye. Ne yaptı, hiçbir şey!
Neden yapamadı, halkı direnciyle karşılaştı çünkü. Ağır baskılar görüldü ama
neticede orayı elde edemedi. Burasının da aynı şekilde olması gerektiğine
inanıyorum. Halkı isteğine bağlı.
“İSTANBUL’DA YEŞİL ALAN KALMADI”
-Hababam Sınıfı’nın çekildiği
zamana dönersek, o dönemdeki İstanbul ve bugün arasında nasıl bir kıyaslama
yaparsınız?
Bunu kısa
kelimelerle anlatmak kadar zor bir şey olamaz. Ama en az ve öz şekilde ifade
etmek gerekirse; benim yaşımda ve benden
daha yaşlı olan insanların acı çektiği tek nokta budur. İstanbul’un eski
resimlerine bakarak içimizde bir ‘ah vah ‘geçiyor. İstanbul’da bugün yeşil alan diye bir şey
kalmadı. Acı, çok acı…
-Validebağ’ı hatırlatan,
unutamadığınız bir anınız var mı?
Bir kere
oradaki Konak şuan ne vaziyette bilmiyorum ama o boş zamanlarımızı sürekli o
Konak’ın içinde geçirirdik. O
dönemlerimizi hiç unutmadım, her anım taze.
Çok muhteşem bir yerdi benim için yeşilliğiyle, güzelliğiyle. Zaman zaman önünden geçerken o anlarımızı
hatırlarım.
Yorumlar
Yorum Gönder