Haber
Nöbeti için bulunduğumuz Diyarbakır’da biz de sokakları dolaşırken tedirginiz…
Her an bir kurşunun hedefi olabiliriz. Caddelerde, sokak aralarında TOMA’lar,
‘akrep’ denilen zırhlı araçlar bize eşlik ediyor. Boynumuzda fotoğraf makinesi,
ellerimizde kayıt cihazıyla, Sur civarında, Bağlar’da esnafı tek tek ziyaret
ediyoruz. Önce kendimizi tanıtıyoruz ve neden Diyarbakır’a geldiğimizi anlatıyoruz. Her
ne kadar ‘Batı’dan giden gazetecilere bir güvenleri olmasa da, bizi en iyi
şekilde ağırlamaktan da geri durmuyorlar. Çaylar söyleniyor, tatlılar
masalara getiriliyor…
“Yanlış anlamayın, siz gazetecilere
saygı duyuyoruz. Ama başınızdaki medya patronları sizin götürdüğünüz haberleri
olduğu gibi vermiyor. Bugüne kadar ne konuştuysak tam tersini yazdılar” diyor
Ahmet Şefik ve ekliyor: “Batı halkı, batı medyası bize sahip çıkmasa, kendi
yaşamlarına da sahip çıkamaz. Çünkü bu zulümden ancak hep birlikte
kurtulabiliriz.” Yaşananların sorumlusunun AKP iktidarı olduğunu söyleyen
Şefik, ”Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a ve
partisine bir kez güvendik, bir daha asla!” diyor.
Übreddin Aslan, gelinlik ve abiye
satışı yapıyor. Ama savaş ortamından dolayı mağazasını ya hiç açmıyor ya da
açınca iş yapamıyor. Aslan: “Yaşanan şiddet olayları nedeniyle işlerimiz durdu.
Çünkü insanlar böylesi bir ortamda eğlenmek istemiyor. Her ne kadar günlük
yaşam sürüyor gibi görünse de içimizdeki acı dinmiyor. Gençler sokak ortasında
öldürülüyor. Top ve silah sesleri evimizin içine kadar geliyor. Gözümüze uyku
girmiyor” diyor.
ESNAFI
KAHVEDE ZİYARET ETTİK
Gün
boyunca esnaf ziyaretleri yaptığımız gazeteci arkadaşım Gülşen İşeri’yle
birlikte şimdi
de bir kahvedeyiz. İşlerin, ekonominin durma noktasına geldiği
Diyarbakır’da esnaf zamanının büyük çoğunluğunu kahvelerde geçiriyor. “Her gün
ölüm haberleri aldığımız bir yerde, bir araya gelmesek, dertleşmesek ölürüz”
diyor Mehmet Demir.
Demir,
yıllardır bölgede süren şiddetin belki de en yakın tanığı. 2006’da Koşu
Yolu’nda yaşanan patlamada eşini ve dört çocuğunu kaybetmiş. “Çok
acılar yaşadım ama bir gün bu acıların sonunun geleceğini biliyorum. Bize, Kürt
halkına bu acıları yaşatan faşizmdir. Bugün faşizme öncülük yapan da Tayyip
Erdoğan’ın kendisidir. Erdoğan, bırakın buradaki Kürtleri, Suriye’deki
Kürtlerin iç meselelerine bile müdahale ediyor” diyen Demir, şöyle devam
ediyor: "Bu halk, haklı taleplerini dile getirdiği için yıllardır şiddete
maruz kalıyor. Oysaki istediğimiz tek şey eşitlik ve kardeşlik. Bugün bu
topraklarda Türklere ne haklar verilmişse Kürtler de aynısı istiyor. Kürtler
fazladan bir şey istemiyor. Türkler de bunu artık anlamalı.”
“BURASI
SURİYE OLUR, IRAK OLUR…”
Bir
masa etrafında yaptığımız sohbete Mustafa Yalçınkaya da katılıyor: “Diyalog
olursa insanlar ölmez. Ama şimdi barış istemek de suç oldu. Barış isteyenler ya
sokak ortasında vuruluyor, ya da cezaevine konuluyor. Yedi yaşındaki çocuğum
bile artık televizyon açmak istemiyor, çünkü her gün kötü haberler almaktan
psikolojileri bozuldu. Böyle giderse Türkiye bir iç savaşa kadar gider.
Burası Suriye olur, Irak olur…”
“AK
PARTİ KÜRTLERİ KANDIRDI”
Murat
Gümüş ise 30 yıl Sur içinde yaşamış. Oradaki şiddet nedeniyle evini
dükkânını bırakıp Bağlar’a gelmiş: “Şimdi oralar içler acısı. Sivil insanlar
ölüme terk edilmiş. Tüm bunların sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan. Böyle
dindarlık olur mu? Allah’tan korkusu yok mu? Çalan çırpan da, öldürten de o.
Diyarbakır bir kez AKP’ye inandı bundan sonra asla inanmaz.”
Nizamettin
Aktop da Gümüş’ün sözlerini destekliyor: “AK Parti Güneydoğu halkını
kandırdı. Bu sorunu çözeceklerine inandık. Çünkü Erdoğan çok olumlu
bir hava yarattı. Bu işi çözecek adam budur, dedik. Ama resmen bizi kandırdı.
Bizlere en büyük kötülüğü bu kandırması oldu” diyor ve ekliyor: “Türkiye’nin
batısı acımızı hissetmeli. Cenazesi buzdolabında bırakılan bir çocuğun
annesine yaşattıkları acıyı bir düşünsünler. Bugün batı illerinde de çocuklar
öldürülüyor. Acılarımız ortak. Bizim birbirimizle sorunumuz yok. Ama Türkler
korkularından mı, anlayamadıklarından mı bilmiyorum acılarımıza sessizler.”
Esnafla
top ve silah seslerinin gölgesinde yaptığımız söyleşiler sürerken, bir yandan
da kepenkler bir bir indiriliyordu… Diyarbakır’da esnaf hem yasta, hem
de AKP’ye öfkeli.
Bu haberim, 29 Şubat 2015’te Demokrat Haber’de yayımlandı. İstanbul'dan bir grup gazeteci “Haber Nöbeti” ekibi olarak Diyarbakır’daydık.
https://ayselkilic.blogspot.com/2017/01/duymazdi-hicbir-allahin-kulucigligimizi.html
Yorumlar
Yorum Gönder